Kıyılar ve doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan araziler Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır.
Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir.
Bu bilgiler Kıyı Kanununda yer alıyor.
Samsun Büyükşehir Belediyesi Atakum Adnan Menderes Bulvarı sahilinde bulunan kafe ve büfeleri ihale ile kiraya verdi.
Buraya kadar her şey normal.
Normal olmayan kafe ve büfe yerleri kiraya verilirken, kira sözleşmesine göre denize kadar olan bölümü de kiralamış oluyor mu?
Kafe ile büfeden denize kadar olan kumsal alan şemsiye ve şezlonglar ile işgal edildiğine göre akla kiralamış olduğu geliyor.
Böyle olunca vatandaş söz konusu alanda güneşlenemiyor, denize giremiyor.
Şezlong kiralamak zorunda kalıyor.
Şezlong kirası da 250 TL
Özel mülk plajı gibi olmuş durumdalar.
Gerçi Atakum sahilinde boydan boya denize giriliyor.
Birkaç tane kafenin büfenin şezlonglu işgali büyütmeye değmez ama; bu böyle devam ederse birkaç yıl sonra Ege ve Akdeniz’de olduğu gibi Atakum sahili de şezlonglarla işgal edilir ve kıyılardan herkes eşit ve serbest olarak yaralanamaz!
“Bastır parayı, gir denize” derler!
X XX
Samsun’un ilçelerinde o kadar çok su ve elektrik kesintisi yapılıyor ki; şaşmamak elde değil.
Duyurular ardı ardına geliyor.
“Samsun’da sular kesilecek”
“Ana şebeke arızası”
“Depo Bakımı”
“Temizlik-Tamirat”
Gerekçeler böyle.
Kesintiler öyle bir iki saat sürmüyor.
Saatlerce susuz kalıyor yurttaşlar.
Mevsim nedeniyle kavurucu sıcaklar 35 derece olurken, duş alamayan yurttaşların halini düşünemiyorum.
Deniz desen güven vermiyor!
Dalgalar insan boyunu aşıyor.
Çeken akıntı nedeniyle her gün boğulma haberleri geliyor.
Tüm bu yaşananların yanı sıra;
Elektrik kesintilerine ne dersiniz?
Sanki su idaresi ile elektrik idaresi birbirleriyle yarışıyor.
Bu yarışın adı “kesinti”
Kes su yok!
Kes elektrik yok!
Elektrik faturalarını olsun, su faturalarını ödeyen yurttaşlar bu iki kurumdan kesinti değil hizmet bekliyor.